Haber

İlahiyatçı Yazar Nazif Ay: “Hüda Par’ın Cumhur İttifakına Katılması, En Açık Radikal Din Anlayışının Üzerimizde Zorla Tutulacağı Algısına Neden Olmaktadır…

Haberler: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: SADIK KARAKULOĞLU

İlahiyatçı yazar Nazif Ay, seçimler yaklaşırken dini örgütlerin övülecek bir anlayışla gündeme getirildiğine dikkat çekerek, “HÜDA PAR’ın Cumhur İttifakı’na katılması en bariz radikal din anlayışının iktidara geleceği algısına neden oluyor. Böyle bir anlayışın, “Devletin yönetileceği bir alana çekilmenin ne kadar tehlikeli olduğunu herkesin anlaması gerekiyor” dedi.

İlahiyatçı ve yazar Nazif Ay, ANKA’da dini konuları gündeme getirdi Haberler Ajansına bir değerlendirme yaptı. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın mezhep ve cemaatler hakkında hazırladığı rapora dikkat çeken Ay, şunları kaydetti:

“O raporun ilk kodunu halka veren ve o dili kamuoyuyla paylaşan ilahiyatçı olarak bazı endişelerim var. Öncelikle halkımız artık bu seçim sürecinde kadınlar üzerinden bir dilin kullanılacağını biliyor. tabi biz de biliyoruz.bunu tanımlamaya çalışan gruplara karşı lanetli bir dille politika üretileceğini endişeyle takip ediyorum.hatta cüret ettikleri gruplar var, mezhepler,cemaatler.bugün insanımızın tamamı suistimal edildiğini ve kullanıldığını görüyoruz.

“DİNİ KURUMLARIN ÖVGÜ YAKLAŞIMIYLA ÖNE ÇIKTIĞINI GÖRDÜM”

Diyanet’in tarikat ve cemaatler raporunda pek örtüşmeyen bir anlayış olduğunu gördüm. Raporun başında mezhep ve toplulukların İslam dinine ait olmadığı sözleri kullanılırken, raporun sonundaki gerçeğin bana göre değil, bana göre sapkın örgütler olduğunu da gördüm. din, dini teşkilatlar övgüyü hak eden bir anlayışla ön plana çıkarılmıştır. Bugün siyasette bunun üzerinde durulması gereken bir konu olduğunu anlıyoruz. HÜDA PAR’ın Cumhur İttifakı’na katılması, en bariz radikal din anlayışının üzerimizde dayatılacağı algısına neden oluyor. Sıradan dil değerlidir. Diğer konulara fazla girmek istemiyorum ama sanırım kamuoyu biliyor ki örneğin Hizbullah 4 yıl önce yazdığım cihat yazısı nedeniyle beni ve adına yazı yazdığım kurumu katliamla tehdit etti. Böyle bir anlayışı devletin yönetileceği bir alana çekmenin ne kadar tehlikeli olduğunu herkesin görmesi gerekiyor. Sofuoğlu’nun dile getirdiği görüşler sadece kendisiyle ilgili değil; Bu alana ve bu siyasi dile destek verenler için bunun bir dil ve anlayış olduğunun farkına varmak gerekir.

“SEÇİM DÖNEMİNDE BÖLÜM VE AYRIMCILIK TARAFINDAN AYRIMCI BİR DİL KULLANILACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM”

Seçim döneminde ırk, köken ve kültürel aidiyet konularında ayrımcı bir dil kullanılacağını da öngördüğünü belirten Ay, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Büyük Birlik Partisi Genel Lideri Mustafa Destici’nin Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş’a ve sadece kendisine değil tüm göçmenlere sanki bir köleymiş gibi lanetli bir dil kullanması. ‘ajan’ ve sözde bu toplumu terörize edecek bir unsur hepimizi rahatsız etti.Ben Alibeyköylüyüm ama Alibeyköy Türkiye’de yaşayanların büyük çoğunluğu Balkan göçmeni,eski Yugoslavya göçmeni.Yine ayrımcı bir dil olduğunu düşünüyorum. bu seçim döneminde mezhep ve kılık bazında kullanılacaktır. Kemal Kılıçdaroğlu Orta Asya kökenli bir Türk kültürünün mensubudur. Bununla da kalmayıp aslında Osmanlı İmparatorluğu bir Alevi-Bektaşi kültürü üzerine kurulmuştur. Yani yerli ve milli kelimeler kullanıldığında tam ortasında duruyor.

“DİN SİYASETE KATILMAMALIDIR”

Dini kaynaklardan alıntı yapmanız gerektiğini söylerseniz, Nisa Dönemi 59’da Allah, ‘Allah’a, Resulü’ne ve sizden gelen yüce emre itaat edin’ diyor; Ulu’l buyruğun ne anlama geldiğini biliyor musunuz? Önce orada ‘Senden olan’ yazıyor. Yani özünüze yakın ve sizi temsil edebilecek özelliklere sahip olmalıdır. İkincisi ulu’l emir, devlet işlerini idare edecek akıl, zeka ve kabiliyete sahip olmalıdır. Mesela şöyle bir dil kullanabilirim. Din siyaset malzemesi olarak kullanılmamalı ama ben sadece bu anlayışa karşılık vermek için söyleyeceğim. O dönemde Kemal Kılıçdaroğlu’nun içinde bulunduğu manevi eğitimi ön plana çıkarmak ve desteklemek adeta birebirdir. Yani sıkı sıkıya uyulması gereken dini bir yükümlülüktür.

“‘SECADE’ İSLAM DİNİNDE KUTSAL DEĞİLDİR”

Bununla bağlantılı olarak sonraki 5-6 gün içinde ve muhtemelen daha önce de seccade olayı oldu. Bu tam olarak açıklığa kavuşturulmadı. Hala siyaset. İslam dininde ‘secde’ diye bir dinî nesne yoktur, kutsanacak bir nesne ya da nesne yoktur. Yeniden Yolculuk sürecinde Erdoğan onu çok seslendirmişti. ‘Camiye ayakkabınla girdin’ dedi. Peygamber mescide daima özel ayakkabılarıyla girerdi. Camiye girmez, sadece ayakkabısıyla namaz kılardı. Peygamberimizin cemaatle ve cemaatle kıldığı bütün namazlarda o namazı ayakkabısıyla kıldığını görmekteyiz. Peygamber bu sebeple mescide sadece ayakkabısıyla girmez, secde edilen yere de ayakkabısıyla adım atar. Kılıçdaroğlu, nezaketinden ve aldığı terbiyeden dolayı halktan özür diledi. Ancak mesela ben halktan özür dilemem. Çünkü burada kutsala gelişigüzel bir hakaret söz konusu değil. Rastgele bir tanrısallık verilen bir nesneye karşı herhangi bir işlem yapılmaz. Onun için bazı dinlerle ilgili olduğu söylenen ve tartışılan konuların bu seçim döneminde çokça gündeme geleceğini bildiriyorum” dedi.

Kaynak: ANKA / Yeni

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu